Astaksantin, deniz canlılarının yanı sıra alabalık, mikro alg, maya ve karideslerde oluşan karotenoid bir pigmenttir. En yaygın olarak Pasifik somon balığında bulunur ve balığa pembemsi rengini verir. Antioksidan özelliğinden dolayı birçok sağlık yararı vardır. Daha sağlıklı bir cilt, vücut direnci, kalp sağlığı, eklem ağrısı ve hatta kanser tedavisinde bir geleceği olabileceği düşünülmektedir. Kan akışını iyileştirmek, sigara içenler ve fazla kilolu kişilerde oksidatif stresi azaltmak gibi konularda yapılan karşılaştırma çalışmalarında Astaksantin ve diğer karotenoidler serbest radikallere karşı en yüksek antioksidan aktivitesi gösterdiğini göstermiştir. (Kaynak)
Astaksantin, genellikle doğada bulunan en güçlü antioksidanlardan biri olarak ünlenmesi nedeniyle ‘karotenoidlerin kralı’ olarak adlandırılır. Bu madde özel bir öneme sahiptir çünkü asla bir oksidan haline dönüşmez. Bu, vücutta hiçbir zaman zararlı oksidasyona neden olamayacağı ve sağlıkla ilgili faydalar ve performans için mükemmel olacağı anlamına gelir.
Astaksantin, karotenoidler adı verilen bir kimyasal gruba ait olan kırmızımsı bir pigmenttir. Bazı alglerde doğal olarak oluşur ve somon, alabalık, ıstakoz, karides ve diğer deniz ürünlerinde pembe veya kırmızı renge neden olur. Astaksantin, insanlarda ve hayvanlarda sağlığını iyileştirebilen güçlü ve güvenli bir anti-inflamatuardır. Astaksantin, yaygın anti-enflamatuarların ve ağrı kesicilerin zararlı yan etkileri olmaksızın, kaynağındaki inflamasyonu azalttığı kanıtlanmıştır.
Formülü: C40H52O4
Molar kütlesi: 596,841 g/mol
IUPAC numarası: (6S)-6-Hydroxy-3-[(1E,3E,5E,7E,9E,11E,13E,15E,17E)-18-[(4S)-4-hydroxy-2,6,6-trimethyl-3-oxo-1-cyclohexenyl]-3,7,12,16-tetramethyloctadeca-1,3,5,7,9,11,13,15,17-nonaenyl]-2,4,4-trimethyl-1-cyclohex-2-enone
Erime noktası: 216 °C
Kaynama noktası: 774 °C
Sınıflandırma: Karotenoid
Astaksantin, dünyadaki en süper antioksidanlardan biridir ve doğamızda bulunan en güçlü karotenoiddir. Dünyanın bilinen en güçlü ikinci antioksidandır. Astaksantin (Astaxanthin) 2.822.200 mol ORAC (anti oksidan gücü) birim değerine sahiptir. Kırmızı bir pigmenttir ve karotenoid ailesine aittir. Avantajı Vit C’den 6.000 kat daha güçlüdür ve Vit E’den 550 kat daha güçlüdür. Bu uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmeyi arzu edenlerin vücutlarında yeterli miktarda astaksantin bulunması gerektiği anlamına gelir. Astaksantin, steroide eşdeğer TNF-α düzeylerinin azaltılması, karaciğer enzimlerinin ve karaciğer histolojik hasarının azaltılması, kolesterol düzeylerinin düşmesi, yüksek trigliseritlerin azaltılması, aterom oluşumunun azalması, enflamatuar aracılı hastalık modellerinde etkinlik göstermiştir. Okside-LDL seviyeleri, kanamada artma olmaksızın kan pıhtısı oluşumunda azalma ve deneysel olarak indüklenen miyokard enfarktüsünü takiben miyokardiyal doku hasarında azalma gözlenmiştir.
Astaksantin içeren 1,200’den fazla akran gözden geçirilmiş makale, önde gelen bilimsel dergilerde yayınlanmıştır. Güneş yanığına karşı korunmak, kırışıklıkları azaltmak ve diğer kozmetik yararları için doğrudan cilde uygulanır. Yemeklerde somon, yengeç, karides, tavuk ve yumurta üretimi için renklendirme olarak kullanılır. Tarımda yumurta üreten tavuklar için bir besin takviyesi olarak kullanılır.
Astaksantin hangi besinlerde bulunur sorusunun cevabı aslında basittir. Kırmızı renge sahip pigmentler olan;
Astaksantin Nelerde Bulunur?
Astaksantin nöroprotektif (sinirleri kotuyan) özelliklere sahip bir karatenoiddir. Bu özelliğinin yanı sıra nörojenez (yeniden sinir üreten) ve sinaptik plastisit (sinirsel bağlantılar) ile ilgili biyolojik aktivitelerde rol oynadığı düşünülmektedir. Yapılan çalışmada genç ve yaşlı fareler 1 ay boyunca astaksantin ile beslenmiş ve bu sürecin sonunda algısal fonksiyonlarda gelişme görülmüştür (1).
Astaksantin, kan-beyin bariyerini geçme yeteneği, oksitatif, anti-inflamatuvar ve anti-apoptotik özellikleri sayesinde Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklar da dahil olmak üzere nörolojik patojenlerin önlenmesi tedavisinde kullanılmaktadır (2).
Yapılan araştırmalar astaksantin kullanımının oksidatif stresi ve inflamasyonu düşürdüğü, lipid profili geliştirdiği ve kan akışını olumluı yönde etkilediğini (3).
Astakstantinden zengin diyetin kan basıncı (tansiyon), kardiyak hipertrofi (kalp kasının büyümesi veya kalınlaşması), damar yapısı ve fonksiyonu üzerine etkisini araştıran bir çalışmada, hipertansif fareler 8 hafta boyunca astaksantinden zengin diyet ile beslenmiştir. Sistolik kan basınçları (küçük tansiyon) takip edilmiştir. Çalışmanın sonucuna göre astaksantin alan grupta diğer gruba göre sistolik kan basıncı düşmüş, endotel fonksiyonların gelişiminde artış gözlenmiştir. Bu sonuçları oksidatif stresin azalması ve kalp sağlığında önemli bir etkiye sahip olan Nitrojen Oksidin biyoyararlılığının artması izlemiştir. Bu sonuçlar astaksantin içeren gıda takviyelerinin kan basıncını düşürmesi nedeniyle hipertansiyon üzerinde olumlu etkiye sahip olduğunu göstermektedir (4).
Astaksantinin lipid metabolizmasındaki etkilerini araştıran bir çalışmada katılımcılara 12 hafta boyunca farklı dozlarda (0, 6, 12, 18 mg/gün) astaksantin takviyesi verilmiştir. Çıkan sonuçlara göre 12 ve 18mg alanların trigliserid seviyelerinde anlmalı bir azalma, 6 ve 12 mg alanların HDL-K seviyelerinde anlamlı bir artış gözlenmiştir (6).
Astaksantin sağlıklı bir cilt için topikal (deri yüzeyine) olarak kullanılabilir. 2012 yılında yapılan bir araştırma topikal ve oral astaksantin dozlarının birleştirilmesinin kırışıklıkları azaltmaya, ileri yaş nedeniyle oluşan lekeleri daha küçük hale getirmeye ve cilt nemini korumaya yardımcı olabileceğini göstermiştir (7).
Japonya’da 65 sağlıklı kadınla yapılan bir çalışmanın sonucuna göre 16 haftalık düzenli olarak astaksantin kullanımının yaşa bağlı cilt bozulmasını önleyebileceğini ve anti-enflamatuar etkisi ile çevresel kaynaklı hasarla (UV ışınları) ilişkili cilt problemlerine karşı koruyucu etkisi olduğu düşünülmektedir (8).
Astaksantin vücuttaki inflamasyona neden olan kimyasalları bloklayan bir anti-inflamatuvardır. Astaksantin 5-alfa-reduktaz enzimini inhibe eden doğal bir inhibitördür. Bu güçlü etkili antioksidan ve 5-alfa-reduktaz enzimini inhibe etme özelliği saç kaybının en önemli nedenlerinden olan DHT( dihidrotestesteron) seviyesini azaltmaya yardımcı olur. DHT saç kaybının ana nedenlerinden biri olduğu için astaksantin takviyesi almak saç yenilenmesine yardımcı olur. (9)
Astaksantin vücutta kronik hastalıkların yol açtığı inflamasyona neden olan bileşikleri azaltır. Yapılan araştırmalar %100 doğal olmasına rağmen ağrı kesici ilaç görevi gördüğü yönündedir. Astaksantin osteoartrit, romatois artrit ve ani oluşan ağrıları ve adet sancılarını azaltmayı
COX2 enzimini bloklayarak gerçekleştirir. (10)
Yapılan bir çalışmada 8 hafta boyunca düzenli bir şekilde bir gruba astaksantin verilirken bir gruba plasebo verilip katılımcıların vücutta iltihap göstergesi testi olan CRP değerlerine bakılmıştır. Sonuçlara bakıldığında astaksantin alan grubun CRP değeri diğer gruba göre %20 daha az çıktığı görülmüştür (11)
Astaksantin içeren gıda takviyesinin fiziksel performansa olan etkisini araştıran bir çalışmada, 40 sağlıklı kişi 6 ay boyunca düzenli olarak astaksantin takviyesi almıştır. Astaksantin alan grubun fiziksel performansının plesebo alan gruptan 3 kat daha fazla olduğu sonucuna varılmıştır (12 ).
4 haftalık erkek farelere 5 hafta boyunca astaksantin takviyesi verilen bir çalışmada farelerin yüzmede dayanıklılık kapasitesi araştırılmıştır. Astaksantin alan grubun dayanıklılık süresi diğer gruba göre anlamlı olarak artış göstermiştir ve bu grupta kasdaki yorgunluğa neden olan laktat birikimi anlamlı olarak düşük olduğu bulunmuştur. Ayrıca aktaksantin alan gruptaki yağ birikimi önemli ölçüde azalmıştır (13).
Yaşa bağlı olarak gelişen makuler dejenerasyon; katarakt, körlük ve görme bozukluklarının önemli nedenidir. Diyetle yüksek oranda lutein ve zeaksantin içeren karotenoid alımı katarakt ve yaşla ilişkili makuler dejenrasyon riskinin azalması ile ilişkilendirilmiştir (14).
Bu karotenlerin yanı sıra, fareler üzerinde yapılan bir çalışmada, 8 hafta boyunca günlük 5 mg/kg astaksantin gıda takviyesinin oküler hipertansiyon tedavisinde olumlu etkisinin olduğu saptanmıştır (15).
Astaksantinin hayvan çalışmalarında kan beyin bariyerinden geçtiği ve memelilerde retinada depo edildiği gösterilmiş, farelerde retinal reseptorleri UV ışınlarından koruduğu saptanmıştır (16).
Astaksantinin erkek üreme sistemi üzerindeki etkisini araştıran bir çalışmada katılımcılara 3 ay boyunca astaksantin gıda takviyesi verilmiştir. Astaksantin alan grubun sperm ve doğurganlık parametreleri plasebo alan gruba göre daha olumlu olduğu gözlemlenmiştir (17).
Yapılan in vitro ve hayvan bazlı çalışmalar asyaksantinin inflamatuarı azalttığı yönünde sonuçlara varmıştır. 2013’te yapılan bir çalışmada astaksantinin insan damar hücrelerinde inflamasyona neden olan biyobelirteçlerin oluşumunu engellediği görülmüştür (18).
Fareler üzerinde yapılan plasebo kontrollü bir çalışmada, %0.1 ve %0.4 astaksantin suplementasyonunun dozla ilişkili olaıak tümör büyümesini yavaşlattığı saptanmıştır. Aynı zamanda lipit peroksidasyonunu inhibe ederek karaciğer metastazını engellediği de belirtilmiştir (19).
Astaksantini kanser belirlemede bir gösterge olan LS-180 hücresi üzerindeki antioksidan ve apaptoz (hücre ölümü) etkisini araştıran bir çalışmada, astaksantinin bu hücrede antioksidan etkisi sayesinde apaptotik gen ekspersoyununu arttırarak apatozu azalttığı gözlenmiştir. Bu durum astaksantini kanser tedavisinde kullanılabilecek potansiyel bir koruyucu yapmaktığı söylenmektedir (20).
Yaş ortalamaları 21 olan 14 kadın katılımcının olduğu bir çalışmada 8 hafta boyunca 0, 2, 8mg astaksanthin verilerek katılımcıların immün yanıtları test edilmiştir. Çalışmanın sonucuna göre diyetle alınan astaksantinin immün yanıtını arttırdığı sonucuna varılmıştır (21).
Astaksantinin karaciğer fonksiyonu üzerindeki etkisini araştıran farelerle yapılan bir çalışmada; astaksantinin karaciğer fonksiyon testi olan ALT seviyesini düşürdüğü gözlenmiştir (22).
Alkolik olmayan karaciğer yağlanması görülen 12 kişi ile yapılan bir çalışmada astaksantinin karaciğer fonksiyonlarında bir etkisi olmadığı fakat karaciğerin yağlanmasını azalttığı görülmüştür (23).
Tip-2 diyabet hastası 44 kişiye 8 hafta boyunca astaksantin takviyesi yapılmış ve çalışmanın sonucuna göre katılımcıların kan şekeri kontrolleri artmış, kan yağları profilleri ve kan basınçları azalmıştır (24).
Farelerle yapılan bir çalışmada insülin uyarlılığı gelişmiştir (25).
Diyabetik farelerle yapılan bir başka çalışmada astaksantinim insülinin salgılandığı yer olan pankretik beta hücrelerini oksidatif stresten koruduğu görülmüştür (26).
Haematococcus ve Chlorococcum‘un hücre ekstartları, Helicobacter pylori ile enfekte olmuş farelerde H. pylori ve mide iltihabı düzeyini önemli ölçüde azalttığı görülmüştür (27)
Ülser hastalığı enjekte edilmeden önce astaksantin verilen farelerle yapılan bir çalışmada, mide ülserinin azaldığı gözlemlenmiştir (28).
Yapılan bir çalışmada astaksantinin sadece cilt sağlığı ve kalp sağlığı sorunlarını değil menopozla illişkilendirilen problemleri de önlediği görülmüştür (29).
Astaksantin, gıdada bulunan miktarlarda tüketildiğinde güvenlidir. Ek olarak ağız yoluyla alındığında OLASI GÜVENLİDİR. 12 haftaya kadar günde 4 ila 40 mg veya 6 ay boyunca günde 12 mg dozlarda kendi başına güvenle kullanılmıştır. Diğer karotenoidler, vitaminler ve minerallerle birlikte günde 4 mg’da 12 aya kadar güvenle kullanılır. Astaxanthin yan etkileri artmış bağırsak hareketlerini ve kırmızı dışkı rengini içerebilir. Yüksek dozda astaxanthin, mide ağrısına neden olabilir. Hamilelik ve emzirme sırasında kullanımı hakkında yeterli bilgi yoktur. Güvenli tarafta kalın ve kullanımından kaçının.
Uygun doz, kullanıcının yaşı, sağlığı ve diğer bazı koşullar gibi birkaç faktöre bağlıdır. Ancak şu an için uygun bir doz aralığını belirlemek için yeterli bilimsel çalışma maalesef yoktur. Doğal ürünlerin her zaman mutlaka güvenli olmadığını ve dozajların önemli olabileceğini unutmamakta fayda vardır. Ürün etiketlerinde ilgili talimatları takip ettiğinizden emin olun ve kullanmadan önce eczacınıza veya doktorunuza veya diğer sağlık profesyonellerine danışın.
1938 yılında organik kimyacı Richard Kuhn astaksantin’i keşfetti ya da daha doğrusu teşhis etti. Bir ıstakozdan elde ettiği pigmentleri incelerken bulan Kuhn, daha geniş araştırma eğilimlerine yönelmek için neredeyse ilk karotenoidi yaptı. Kuhn, astaksantinin hayvanların sağlığını iyileştirme eğiliminde olduğunu fark etti ve bu onu araştırmalarında daha ileriye gitmesi için itti. Kuhn’un çalışmalarından günümüze binlerce bilimsel araştırma yapıldı ve halen insanlar bu ilginç karotenoid üzerinde çalışmaya devam ediyorlar. Astaksantin, daha geniş araştırma topluluğu tarafından incelenen en eski karotenoidlerden biridir.
Daha önce astaksantin yeyip yemediğinizi merak ediyorsanız eğer kırmızımsı renkli bir su ürünü tükettiyseniz, onu zaten diyetinizin bir parçası haline getirmişsiniz demektir. Ek gıda olarak kullanılmaya başlanması çok olmadı.
Richard Kuhn; 3 Aralık 1900 tarihinde Viyana’da doğdu 1900. Babası Richard Clemens Kuhn, bir mühendis ve “Hofrat” idi; annesi Angelika Rodler, ilkokullarda öğretmenlik yaptı. “Gymnasium” da (gramer okulu) eğitim gördü. Viyana Üniversitesinde ve daha sonra R. Willstätter yönetiminde Münih’te kimya eğitimi aldı . 1922 yılında Über Spezifität der Enzyme (enzimlerin özgüllüğü üzerine) tezini tamamladıktan sonra derecesini (D.Ph.) aldı. Kuhn, yirmi yıl boyunca, karotenoidlerin kimyasal yapısı ile ilgili olarak büyük ilgi gösterdiği çift bağları içeren bileşikleri araştırdı. Bunların sekiz yeni türünü keşfetti ve analiz edebildi. Aynı zamanda B2 vitamini ve antidermatit B6 vitamini üzerinde önemli çalışmalar yaptı . Bu önemli alandaki çalışmaları için Kuhn, 1938’de Nobel Kimya Ödülü’nü aldı.